12 Mayıs 2012 Cumartesi

selamlar olsun sana ey okuyan, hayırdır neden burdasın? aslında başka bir şey ararken buraya düşenlerden misin? hani youtube da falan ordan oraya atlayıp "nasıl geldim lan" buraya durumunu yaşıyoruz ya,hah işte onun gibi. yoksa burayı arayıp burayı bulan "ne istediğini" bilen biri misin? hangisi olursan ol bunun ikimiz için de bir önemi yok sonuçta. ben gevezelik ediyorum.
gene bugün senin hiç alakadar olmadığın, hiç ilgini çekmeyecek, sana bi bok katmayacak öylesine bir yazı okuyorsun. eminim hayatında böyle yazılar okuyup "niye okuyorum lan bunu" deyip bıraktığın yazılar olmuştur. ha hala bırakmadıysan o da senin sorunun,bana ne lan.
sana bu yazıyı 25 derece sıcaklıktaki odamdan 12 mayıs 2012 gününde yazıyorum. ve biliyor musun bu yazıyı sadece sana yazdım ben. sadece sen okuyasın sen bi bok anlamayasın diye. hedef kitlem bütünüyle senin elin kolun,bacağın ve burun deliklerin. burun deliklerinden girip  kulaklarından çıkıcam ve hayatının bir evresinde tekrar aklına gelicem. biliyor musun buna psikolojide zart zurt yöntemi deniyor. bilmiyor musun?
herneyse bakıyorum yazının burasına kadar okudun, neyi merak ediyorsun sen lan? nereye varacak diye olabilir, belki stilim hoşuna gitmiştir, belki beni ilgi çekici buldun, belki de sadece başladığın kitabı,filmi bitirme takıntın olduğu gibi bu yazıyı da bitirme takıntına yenik düşüyorsun.
sen nerde yaşıyor,ne yiyor ne içiyorsun bilmiyorum ama bildiğim bir şey var çok boş işler yapıyorsun. diyebilirsin ki neden bu blogu açtın okumayalım diye mi? canım öyle istedi çünkü. hayatta sırf canım öyle istediği için açtığım,yazdığım nadir işlerden bu blog da. gerçi ben ona biraz hoyrat davranırım. arada uğrar arada uğramam ama sever beni kayıtsız şartsız. bilirim ki o hep bıraktığım yerdedir. zaten hayatımızda böyle şeylere ihtiyaç duymaz mıyız bazen? sen duymamış olabilirsin bugüne kadar,belki mükemmel bir sevgilin,sıkı bir dostluğun,imrenilecek bir ailen falan vardır. olabilir,olsun da, bana ne. söylemek istediğim şu ki; hayatımda her istediğimi yapabileceğim,her istediğimi söyleyebileceğim, tanımadığım okurlara kafa tutabileceğim, sınırsızca küfrü barındıran, ağzında sakızlı bir orospu resmedebileceğim, bazen göndermeler yapabileceğim uçsuz bucaksız bir yer burası. okumanı mantıksız buluyorum çünkü öylesine yazıyorum ben,açıyorum müziği alıyorum kahvemi, sigaramla beraber boktan boktan yazıyorum. ha illa okumak istiyorsan git başka yazılarımı oku, onlarda sanat var,ya da ben öyle sanıyorum. gerçi bazıları benim yazılarımı iğrenç,sümüğümsü ve kokuşmuş bulurlar doğru. napayım ben karanlık edebiyatı seviyorum. edebi anlayışımız birbirine uyuşmayabilir, o zamanda siktir olup gitmek senin için çok zor olmasa gerek. bir daha da uğramazsın zaten. uğramaz mısın lan?
hayat bazen seni hiç istemediğin yerlere çekebiliyor sayın okuyan. hayatının son aylarını niye yaşadığını ne halt ettiğini kendine soruyorsun. tabii ben böyle bi giriş yapınca senin kafanda hemen ağır bir müzik çalmaya başladı. melonkolik yazıcam sandın galiba. yok öyle bir şey. bu girişi neden yaptım bilmiyorum. edebi bir akım var duymuşsundur belki:stream of conciousness. duydun mu bilmem. hemen seni aydınlatayım da bari yazı bittikten sonra ne bokuna okudum ben bu yazıyı deme. gerçi öyle desen de çok umursamıyorum,sonuçta bu yazının ne bir başlığı var ne bir vaadi. herneyse,şu akımdan bahsedeyim. alıyorsun önüne laptop ya da kalem kağıt,başlıyorsun kafana gelen kelimeleri veya cümleleri pıtır pıtır dökmeye. bak şu an benim aklıma bok geldi mesela. bundan sonra yazımı o teknikle devam ettircem sayın okuyan,çıkışlar sağdan.
sigara paketlerini niye birleştirmiyorum,kahve fincanı burda kaç gündür,pspyi ne hevesle almıştım lan,tipe bak.çatlamış oje ve janvier fevrier mars. mars olmak mars gezegeni,marştır belki ingilizce karakterler falan diye düşünürsek. çok sıcak,çok sıcak geldiyse dırım dırım. dur lan neydi şarkı,hala okuyor armut.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder