12 Ocak 2011 Çarşamba

JACK LONDON ÜZERİNE

ben Buck'ı sevdim. Buck'ın kurtları öfkelendiren vahşiliğini sevdim. Buck'ın sadakatini sevdim,Buck'ın şevkatini sevdim. ben Buck'ı sevdim.
 anlamıştım en baştan onu seveceğimi.birincisi insan değildi. en güzeli de bu değil mi zaten. London önünüze bir köpek bir kurt koymayı sever. biz London'ı niye severiz peki? çünkü vurucudur. trajedi yazarıdır. çünkü en samimi duygularınızla karaktere bağlanmanızı sağlar ve sizi acımasızca savurur. okuyucuya hiç acıması yoktur onun. kendini tatmin eder,bencildir. karakterine bağlandığınız için sizi cezalandırır. size ölümden önce ölüm acısını yaşatır. ve hiç nefes aldırmaz. sürekli sevginize sevgi katar. çok iyi kandırır sizi. ve sonra aniden yere çakılırsınız.
Martin Eden'i kim unutabilir. 4 saat uyurken bile zaman kaybettiğini düşünen Martin Eden'i.kendini dalgalara bırakan Martin Eden'i.Martin'in ev sahibini bile unutmadım.
ben Buck' sevdim şüphesiz ama tanırdım  London'ı. onun stilini bilirdim. tuttum kendimi bağlanmadım Buck'a. peki o ne yaptı? gene oyununu yaptı.bana sanki pis pis gülerek " çok da önemli bağlanma lan Buck'a" dedi ve aslında kısacık sürede kalbimizi ısıtan Thornton'u aldı elimizden. o zamana kadar Thornton'a bağlandığımızı anlamamıştık. halbulki,en basitinden Dave'i vuran adama kin gütmüştük,en basitinden Dave'e bile bağlanmıştık haberimiz yoktu. ayakları şişen,günden güne eriyen Dave'in acısını dindirmek için vurulduğu bir gerçekti ama kabullenemedik. o sahne bizi çok etkilemişti. Dave bile o kadar etkilerken,bağlanmamak için kendimi tuttuğum Buck nasıl etkilemesin. aslında her şey bir sanıdan ibaretti. ben sandığım şeylerle okumaya çalıştım, London bir süre umursamayıp sonra beni yere yapıştırmıştı.
işte bu yüzden London'ı okurken korkuyorum. ne tarafa gard alsak başka bir taraftan vuruyor. aslında elimize bu gardları camdan veriyor. biz farketmiyoruz. onun kitaplarında efendi olamazsınız. köle olduğunuzu da göremezsiniz. ancak biraz aşina olduğunuzda belki köle olucağınızı tahmin edersiniz fakat ortalara doğru birden efendi gibi hissedersiniz. işte bütün olay bundan ibarettir. Shakespeare'in Romeo'ya yaptığı gibi, London da haddinizi bildirir. zavallı Romeo konumunda olan bizlerin ardından ağlayacak da yoktur ne yazık ki,ne şanslı ki Romeo bir işe yaradı bizden hala bir şey olmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder